Yaşar Üniversitesi’nde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü kapsamında etkinlikler gerçekleşti. Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Güven Süslü, “15 Temmuz Darbe Girişimine Giden Yolda Cumhuriyet Savcısı Olmak” adlı seminerde, o dönemde hakim ve savcılar aracılığıyla yargı yetkisinin nasıl kötüye kullanıldığını anlattı.
Yaşar Üniversitesi 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma etkinlikleri Selçuk Yaşar Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Etkinlik, demokrasi şehitleri ve gazilerine saygı duruşu ile başladı. Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu’nun açılış konuşmasının ardından, Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Güven Süslü, “15 Temmuz Darbe Girişimine Giden Yolda Cumhuriyet Savcısı Olmak” başlıklı seminer verdi. Anma etkinlikleri kapsamında; fotoğraf sergisi ile kitap ve makale sergisi açıldı, Yaşar Üniversitesi Cep Sineması’nda üç farklı belgesel gösterimi yapıldı.
“Toplum birlikte hareket ettiğinde çok güçlü”
Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, “15 Temmuz’u ülkelerin birlik olduğunda ne gibi zorlukların üstesinden gelebileceğini, toplum olarak ne kadar güçlü olduğumuzu hatırladığımız bir gün olarak anmak istiyoruz. Tabii ki derin izler bırakan bir gün. O gece yaşananlar milletimizin iradesiyle yönünü belirleme kararlılığını ve demokrasiye olan bağlılığını tüm dünyaya göstermiştir. Her birey, kendi güvenliğinden önce ülkesinin geleceğini düşünmüştür. Her millete nasip olan bir özellik değildir. Bu cesaret halkın seçimine, ortak değerlerine ve bağımsız yaşamına sahip çıkmanın en net ifadesi, sorumluluk ve sadakatinin göstergesiydi. Yaşananlar bir toplumun birlikte hareket ettiğinde ne kadar güçlü olabileceğini ortaya koydu. Bu vesile ile hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ile anıyorum” dedi.
“Yargı teşkilatı adım adım ele geçirildi”
Yaşar Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Güven Süslü şunları söyledi:
“Yargı yetkisini Yüce Türk Milleti adına kullanmakla görevli hakim ve savcıların bir kısmı, bu yetkiyi bir terör örgütünün çıkarları doğrultusunda kullanarak tarafsızlığın ruhunu yok etmiştir. Bu kişiler, bağımsız mahkemelerin onuruna nail olamamış, milletin lekesiz emanetini kirletmiştir. Sözde verdikleri kararlarla bu yetkiyi bir silaha dönüştürmüş, toplumsal vicdanda derin yaralar açmışlardır. 15 Temmuz’a giden süreçte bu hain yapılanma, daha hakim-savcı adaylığı aşamasında devreye girerek, liyakati değil tabiiyeti esas alan bir sistem kurmuştur. Dışarıdan sıradan görünen ama zihinleri teslim alınmış kişiler, kritik görevlere getirilerek yargı teşkilatı adım adım ele geçirilmiştir. Ancak Yüce Türk Milleti bu ihaneti görmüş, o karanlık gecede bu yetkiyi onlardan almıştır.”
